NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الصَّمَدِ ح و
حَدَّثَنَا
ابْنُ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنَا
أَبُو دَاوُدَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
حَرْبٌ
يَعْنِي ابْنَ
شَدَّادٍ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى
حَدَّثَنِي
بَابُ بْنُ
عُمَيْرٍ
حَدَّثَنِي
رَجُلٌ مِنْ
أَهْلِ
الْمَدِينَةِ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
تُتْبَعُ الْجَنَازَةُ
بِصَوْتٍ
وَلَا نَارٍ
زَادَ هَارُونُ
وَلَا
يُمْشَى
بَيْنَ
يَدَيْهَا
Ebû Hureyre'den (rivayet
olunduğuna göre) Nebi (s.a.v.);
"Sesle ve ateşle
cenazenin peşinden gidilemez." buyurmuştur.
(Bu hadisi musannif Ebû
Davud'a rivayet eden) Harun (b. Abdullah bu rivayetine) şunları da ekledi:
"Cenazenin önünde de yürünmez."
İzah:
Feryad-u figan ederek
cenazenin peşinden gitmek mutlak surette caiz olmadığı gibi, meşaleler ve
benzeri ateşlerle cenazenin peşinden gitmek de caiz değildir.
Bu mevzuda Hanefi fıkıh
kitaplarından el-Bedayi isimli eserde şöyle deniyor: Nebi (s.a.v.), bir cenaze
kabre götürülürken bir kadının elinde bulunan bir buhurdanlıkla cenazeyi takib
ettiğini görünce, onu azarladı ve kovdu, kadın da oradan uzaklaşarak, ileride
bulunan tepelerin arkasına saklandı. Ebû Hüreyre (r.a) de ölmeden önce
"Benim arkamdan buhurdanlık taşımayınız. Çünkü bu ehl-i kitabın
adetlerindendir. Onlara benzemek çirkin bir iştir." diye vasiyyette
bulundu.
Bu hadislerdeki yasağın
şumülü içerisine 3127 numaralı hadiste söz konusu edilen ölünün arkasından
yüksek sesle ağlamak girdiği gibi, yüksek sesle Kur'an okuyarak, zikrederek,
davul veya boru çalarak, cenazeyi takibetmek de girmektedir.
Taberânî'nin Zeyd b.
Erkam'dan rivayet ettiğine göre, Hz. Nebi şöyle buyurmuştur: "Gerçekten
Allah üç yerde sükut etmeyi sever. Kur'an okunurken, harb edilirken ve
cenazenin yanında iken." İbn Mace'nin Ebû Bürde'den rivayet ettiğine göre,
Ebû Musa (r.a) ölümü yaklaşınca "Beni buhurdanlıklarla takip
etmeyiniz." diye vasiyyet etmiş. Etrafında bulunanlar da ona: "Bu
hususta (Hz. Nebiden) bir şey mi işittin?" demişler. O da: "Evet
Rasûlüllah (s.a.v.)'den işitmiştim" karşılığını vermiş.
Hz. Aişe (r.a) ile
Ubade b. es-Samit, Ebû Hureyre, Ebû Sâid-el-Hudri ve Esma bint Ebû Bekr (r.a)
in de bu şekilde vasiyyette bulundukları rivayet olunmuştur.